Berna Kılıç
Dilara Alkaç
$ DOLAR → Alış: / Satış:
€ EURO → Alış: / Satış:

İNGİLİZ ERKEK LİSESİ (EHSB)

Metin Cangör
Metin Cangör
  • 04.12.2022
  • İNGİLİZ ERKEK LİSESİ (EHSB) için yorumlar kapalı
  • 179 kez okundu

 

 

Değerli okurlar belki duymuşsunuzdur (English High School for Boys) 

İngiliz Erkek Lisesi 1905-1979. İstanbul Nişantaşı dikili taştan aşağı 

inince Amerikan Hastanesi yakınında yüksek duvarı olan büyük bir bina.

Bu okulda 2 yıl hazırlık (İhsari) ve 3 yıl Orta Okul, 4 yıl Lise olmak üzere 

9 sınıf vardı. 1950 yılına kadar denkliği kabul edilmemiş, yatılı kısmı da 

olan bir okuldu. Bu okul 1905 yılında Osmanlı Padişahının onayı ve destekleri 

ile sadece 300 adet yabancı öğrenci için kurulmuş ve tamamen İngiltere’den

gelen öğretmenler tarafından eğitim verilirdi. Denkliği ise İngilterede kabul edilen  

ancak Türkiyede istenildiği takdirde Galatasaray Lisesinde Olgunluk sınavına 

girilerek kazanılan bir okuldu.

1950 yılında Demokrat Parti ve Adnan Menderes hükumeti seçilince bu okulun 

ne kadar önemli olduğu herhalde anlaşılmışki birçok Bakanın oğlu örneğin 

Gümrük ve Tekel Bakanı Emin Kalafat, Ulaştırma Bakanı Muammer Çavuşoğlu, 

Milli Eğitim Bakanı Tevfik İleri, eski Başbakan Nihat Erim ve daha birçok devletin 

başındaki kişilerin çocukları veya çok yakınları bu okulda okudular.  Okula bu arada 

bir Türk Müdür yardımcısı atandı ve öğleden sonraları sadece Türkler için Türkçe 

dersleri konuldu ve denkliği kabul edildi. Çok iyi anımsıyorum Türkçe dersine zamanın 

Türkiye Gazeteciler Cemiyet Başkanı Mustafa Yücel atanmıştı.  

Ancak okul kurulduğu 1905 yılından 1955 yılına kadar okulda Türkçe konuşmak 

kesin yasaktı, ayrıca bunun 1979 yılına kadar da devam ettiğini biliyorum.

Sadece öğleden sonra birer saat olan Türkçe derslerinde Türkçe konuşulabilirdi.

“Prefect” denilen son sınıftan mümessiller olur Türkçe konuşanı yakaladıkları an 

ceza yazarlardı.  Herşey disiplin üzerine kurulmuştu. Okul Müdürü her fırsatta

disiplinin herşeyin üzerinde olduğunu, kurallara mutlak uyulması gerektiğini söylerdi.

Cezalar yarım, bir, birbuçuk ve iki saat olurdu. Bu cezayı alanlar akşam saat 16’da okul 

bittiğinde bir sınıfta toplanıp nöbetçi İngiliz öğretmen nezaretinde yarım saat = yarım sayfa, 

bir saat = bir sayfa, 2 saat = 2 sayfa gibi İngilizce yazı yazmak zorunda idiler.

Birde hiçbir okulda olmayan ayakkabı kuralı vardı. İç ayakkabıları başka, dış ayakkabıları başka idi. 

Numaralı ayakkabı kutuları vardı ve herkes girip, çıkarken ayakkabılarını değiştirmek zorundaydı. 

Şimdiki gibi öğrenci serviside yoktu, herkes kendisi tramvayla veya dolmuşla evine

gider, diğerleri yatılı olarak kalırlardı. 1955 yılından itibaren bu Okulda yabancı

öğrenci sayısı yaklaşık %5 civarına düştü.  Okulun aynı zamanda Şişli Hürriyet-i

Ebediye tepesinde Darülaceze bitişiğinde futbol sahaları vardı. Her Çarşamba küçükleri otobüslerle

götürürler ve orada futbol oynatırlar, Cumarteside büyükler oynardı. Okul içinde

İngiltere ormanlarının isimleri verilmiş 4 tane kulüp vardı ve aralarında sportif

müsabakalar yapılır, veliler davet edilirdi.

Okul üniforması lacivert ceket, gri pantalon, kravat ve göğüste ay içinden ellerinde 

kitap tutarak atlayan Kurt. Mümessillerin ise bu altın rengi idi. Küçük sınıflar dışarda ayrıca 

kep giymek zorunda idiler. Aynı okulun aynı şartlarla İstanbul Beyoğlunda Nuru Ziya Sokakta 

(English High School for Girls) EHSG Kız High School vardı.  Orası sadece Ortaokuldu.  

1979 yılında İngiliz Hükumeti kendilerine Osmanlı Padişahı tarafından bağışlanan 

binaları ve arsaları Bakanlığa geri verdiler ve o yıldan itibaren bu binalarda Anadolu 

Lisesi olarak öğrenci yetiştiriliyor.

Bu eski okul Türkiyeye bilhassa Dışişlerinde çok önemli altyapı hazırlamıştır. 

Örneğin AIHM Türkiye üyesi Prof. Dr. Rıza Türmen bu okuldan sınıf arkadaşımdır. 

Eski Büyükelçi Üstün Dinçmen ve daha birçokları…Hukuk hocaları, Tıp hocaları yetişmiştir.

Ancak bunlar Orta ve Lise öğretimlerinin 9 yılında Okul içersinde nerede ise hiç Türkçe 

konuşmadan okumuşlar ve ülkelerine büyük fayda sağlamışlar ve sağlamaktadırlar.

Geçenlerde Almanya’da büyük bir Hastanenin Başhekimi olan bir Türk Tıp Profesörü ile 

tanışmıştım. Kendisi bütün yazılarını internet alfabesi ile yani sesli harf kullanmadan 

yazıyor ve öyle  cevap alıyordu.

Anlaşılan herşey anadilini çok iyi bilmekle olmuyor, en önemlisi disiplini içine sindirebilmek.

 

YAZARIN SON YAZILARI