SİYASET VE SPOR
Evet siyasetin spora hiç girmemesi lazım diye düşünenlerdenim. Çok eskiden merhum Devlet Bakanı Medeni Berk ve merhum Meclis Başkanı Agah Erozan Fenerbahçeye Başkan olmuşlardı ama hiç iyi olmadı.
Yani büyük birşey değiştirmedi…
Şimdi bakıyorum İstanbul Belediyesinin eski Başkan yardımcısı ve Cumhurbaşkanının yakın akrabası Başakşehir isimli yeni
kurulmuş bir Profesyonel Kulübün Başkanı. Hatta bırakın her şeyi bu kulüp futbolda Türkiye Şampiyonu bile oldu.
Şimdi İstanbul Belediye Başkanı değişti, bayağı diplerdeler.
Diğer yandan Ankara’da Osmanlıspor diye eski Belediye Başkanı Melih Gökçek’in yakın bir akrabasının Başkanlığında bir futbol kulübü vardı. Melih Gökçek seçimi kaybedince bu kulüp şimdi yanılmıyorsam 3.cü lige düştü. Bütün harcanan
paralar buhar oldu. Burada bir defa daha siyasetin sporun içinde olduğunu çok açık görebiliyoruz.
84 Milyon nüfuslu büyük sayılacak bir ülkeyiz ve sporda maalesef dünyada yok gibiyiz.
Siz gençliğinizi spora yönlendiremezseniz ikiye bölüp kavga ettirmeye mahkümsunuz…
Hertürlü kavga ve tartışmaların en iyi ve en doğru çözüm yolu spordur.
Türkiye spora gerekli önemi vermiş olsaydı bugün PKK ve benzeri hiçbir şey olmazdı çünkü o dağa çıkan gençler
dağ yerine spor sahalarına ineceklerdi.
Siyaseti bir kavga şekli olarak gören insanlar siyaset yaparsa toplumlar bölünür ve kavga yayılır.
1980’den öncede çok benzer durum vardı kavga sokağa inmişti ve hergün onlarca genç ölüyordu.
Sporun bütün bunların en değerli ve etkili çaresi olduğunu kimse anlayamadı.
Türkiye başarılı sporcular yetiştirmek istiyorsa önce Antrenörlerini çok iyi eğitmesi gerekir. İyi lisan bilmeyen,
dünyada neler olup bittiğini takip edemeyen bir antrenörün hangi branş olursa olsun başarılı sporcu yetiştirmesi
tek kelime ile imkansızdır.
Bunun en açık ve net örneği içlerinde tek bir yabancı olmayan Türk kızlarının Voleybolda ki başarılarıdır.
İşin esas gerçeğini de duymak isterseniz; “Daha döner kavşakta yol hakkının kimde olduğunu öğretememişiz,
hangi sporu nasıl öğreteceğiz?”.