AVRUPA İHSAN HAKLARI MAHKEMESİ

Geçen hafta Almanya’dan misafir gelen bazı hukukçu arkadaşlar ve aileleri ile birlikte İzmire gittik. Bornova’da alış veriş

merkezini görmek istediler. Girişte bir kapı kurulmuş ve insanların ateşini ölçüyorlar.  

Ölçen adam yaşlarını sordu.

Bende 65 yaşında fazla olanları elimle işaret ettim. Bana dönerek turistlerin serbest olduklarını ancak Türklerin sabah

saat 10-12 dışında sokağa çıkamayacaklarını ve giremeyeceklerini söyledi.

Tabii Almanlar merak etti ne konuştuğumuzu, bende anlattım. Bunun üzerine benden rica ettiler “lütfen git bir daha

sor biz cep telefonu ile çekeceğiz, biraz hızlı konuş sesi de alacağız” dediler.

Dedikleri gibi yaptık ve kapıda kontrol yapan kişi yukarda yazdıklarımı aynen söyledi. Hatta ben basın kartımı

çıkartıp gösterdim  ve bunu Alman hukukçular öğrenmek istiyorlar tekrar söylermisin Alman basını yazacak dedim.

“ Evet bana emir verdiler Türkler 65 yaş üstü giremez, ama turistler yaşı kaç olursa olsun girebilir” dedi.

Alman hukukçular bu kaydı aldılar ve yeminli tercüman tarafından tercüme ettireceklerini ve Strasbourg’da 

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine götüreceklerini söylediler.  Aramızda konuşmalardan AB’de 22 avukatın 

bu konuda ayrıca dava açtığını ve Türkiye’yi yüklü bir para cezası beklediğini söylediler.

Bu ve benzer durumlar maalesef Türkiye’nin saygınlığını büyük ölçüde yıpratıyor. 

Mecburmuyuz  yaş ayırımı yapmaya? 

Hıfzısıhha kanunu mu önemli yoksa Avrupa İnsan Hakları mı? 

Değer mi bu gibi UCUZ ayırımcılık yapmaya? 

Bugüne kadar bu ayırımcılıkla ne elde edildi? Virüs azaldı mı?

Avrupa’ya kızıyor olabiliriz, haklı da olabiliriz ama içimizde ayırımcılık yapmakla Avrupayı cezalandıramayız…

Tam tersine küçülüyoruz…